|
|||
![]() |
Geç kalmamak geleceği yakalamaktır | ||
Erdal Demir | |||
akd.aydin@hotmail.com | |||
Bir zamanlar “Bilge” olan bir zat, halkın içinde dolaşır bilgeliğinin verdiği tevazu ile pazarcılarla sohbet eder, mistik ve otantik bir havayı teneffüs ettikten sonra evine gelirmiş. Bir gün Pazar da; eline bir zamanlar bir padişahın dönemine ait tarihi parça gözüne çarpar. Hemen eğilir alır ve hiddetle sorar ”Bire adam bu tarih böyle rast gele ortalarda pazarlanır mı? Sizin hiç mi Hanedanlığınıza ve tarihinize saygınız yok der. Pazarcı mütevazi bir dil ile” o tarihi parçayı hanedanlığa ait soydan biri getirmiştir zağar” der ve bilge adam net bir dille ”orayı hak etmeyen şahsiyet hanedanlığa ait bir yerden gelse ne olur ki” der. İnşaat ustalığı yapan bir formen işveren tarafından kibar ama sert bir dille hallaç pamuğuna çevrilir ”Hani sen bir mimardan daha iyi din, on mühendisi cebinden çıkarırdın, bu inşaatın hali ne böyle” der. Formen “Beyim sen benden diploma sormadın ki” der. Öğretmenin biri öğrencisine oğlum sen zeki bir çocuksun, her konuşulanı ve yazılanı ezberine alırsın. Neden tahtaya kaldırdığımda su pus oluyorsun der! Öğrenci ”Öğretmenim ailem huzura çıktığında bir konuş bin dinle diye öğrettiler. Bildiklerimi sizin huzurunda konuşamıyorum” der. Neden bugün bu durumda olduğumuzu, neden ülkemin 14 yıldır sürekli geriye gittiğini yazıp duruyoruz? Neden Memleketimin eğitim düzeninin yazboz tahtasına çevrildiğini söyleyip duruyoruz? Neden diplomalıların değil de, İmamların olmayan diplomaları ile kurumların başında ahkâm kestiklerini söylüyoruz? Neden TÜBİTAK’ın yarışmaya bile almadığı bir kızımızın,80 küsurlu bir ülkeler arasından, yaptığı bir projeyle birinciliği aldığını en üst düzeyde birileri tarafından önemsenmediğini söyleyip, yazıp duruyoruz? Çünkü ilim ile gidilen yolun sonu “aydınlık, ışıktır” der Hünkâr Hacı Bektaş Veli. Bizim işimize gelir mi asla gelmez. İşte o zaman Ütopyacılar ve buna bağlı Ümmet toplumunun yaratılması ve yaşatılması suya düşer de ondan. “İlim irfan” pazara düşer se, huzura çıkar bir sürü diplomalı, yerler paparayı, otururlar oturdukları yerde “kuzu, kuzu.” Bu günleri de gördük ya, Allah’ım aklımıza mukayyet ol sen demek alışkanlığımız olmasın diyorum. Devlet; bekasının elinde, coğrafyasıyla, ekonomisiyle, tarihiyle, kültürüyle gelişir, yaşar ve bellek yaratır. Devlet kendisiyle yüzleşmedikçe, öz eleştirisini, doğrular üzerinde yüceltmedikçe; devletin ülküsü evrensel değerleri yakalaması ve devamlılığını sağlaması mümkün mü? Başını kuma gömdükçe, kamburun büyürmüş! Ne kadar düşündürücü ve vahim bir benzetme değil mi değerli dostlar! Kambur nasıl düzelir milyonların yaşadığı ülkede. Nasıl düzelir beraberce bir bakalım isterseniz. Bu yazı hafta sonu sohbetinde olsun istedim. Birlikte yorum yapalım isterseniz! -Milli irade her sorunun çözüm noktasıdır, özü bozulmamalıdır. -Milli iradenin temsil yetkisi TBMM’dir. Güçlendirilmeli ve yetki alanı genişletilmelidir. -Anayasa Demokrasinin temelidir. Cumhuriyetin devamlılığını sağlayan, koruyan temel yapıdır. İlk dört maddesi Temeltaşlarıdır -Eğitim devrimi dünya standartlarının düzeyinde olmalıdır Bu cehalet ve ümmet yapısı başkaca değişmez. -Yaşam sınıflar arasında uçurum yaratacak düzeyde olmamalıdır Sosyal adalet kavramı, sosyal devlet anlayışı yerleştirilmelidir. -Kadının şiddet görmediği, çocukların taciz edilmediği ülke olmalıyız. Medeniyet ve kültür kavramları bu değerleri önemser. -Ekonomi, ülkenin üreten gücüyle tanışmalı ve üreten ekonomi ülkenin geleceğinin teminatı olmalı. -Siyaset; kişi ve sektörlerin menfaatleri üzerinden değil, milletin menfaatlerini koruyan, gözleyen değerlerin kendisi olmalıdır. -Ortak değerler; sevgi, saygı ve kardeşlik duygularıyla evrenselleştirilmelidir. - Millet kavramı ülkede yaşayan tüm renkleri kardeşlik duygularıyla özleştirmeli, kucaklamalıdır. -Dış güçlerin asla el atamadığı, yurt sevgisinin ulus kavramıyla bütünleştiği, milli değerlerin evrensel ölçüde insan kavramıyla örtüştüğü bir ülke yaratılmalıdır. Daldık gidiyoruz sohbet havasında değil mi dostlar? Nasılda bir rüya anlatımlı sohbetmiş bu diyorsunuz sanırım. Öyle bakıyor gözleriniz. Yok, yok bakın bu millet her güzel şeyi yakalayacak bir şuur yapısına sahiptir. Yeter ki konu vatan olsun! |
|||
Etiketler: Erdal Demir, Geç kalmamak geleceği yakalamaktır |
|